26 Şubat 2011 Cumartesi
Mal Hilmi'nin rockstara dönüşmesi olayı-kusura bakma Hilmi ama gerçekler böyle ne yazık ki-
Geçen bi tiyatroya gittim, ismini söylemeyeyim şimdi ayıp olmasın pek iyi yorumlar yapamayacağım bi oyundu. Yanımda da arkadaşım Hilmi var. Hilmi de alabildiğine sıkıcı, mendebur bi tip. –blogumu takip etmediğini biliyorum, o yüzden yerden yere vururum seni Hilmi insanı- Ulan hadi tiyatroya gittin, hadi yanına da güzel, endamlı mı endamlı bi hatun almadın, e mna koyum niye dünyanın en sıkıcı insanı Hilmi’yle gittin diye sorarlar adama! Neyse bi hata yaptık gittik Hilmi’yle. Zaten bi garip oldum tiyatroya girdiğimde, adam yanımda sanki sevdiceğim gibi yakın yakın yürüyor, böyle bi gülümsemeler falan, ya aslında gayet normal davranıyor adam ama işte benim mallığım, neyse tüyler dikenlenmeden konuya dönelim.
Oyun başladı, işte gayet sıkıcı bi şekilde ilerliyor falan, hafif esnemeler, sıcaktan yanakların kızarması, pantolon terlemesi, of çekmeler gibi basit kötü tiyatro hezeyanlarının cereyan etmesiyle artık nefes alamama durumuna girmişken bi baktım oyunculardan biri bize sesleniyor. Ciddiyim ya! Bildiğin Hilmi’ye sesleniyor kadın. Sahneye davet ediyor. Ben oyundan o kadar kopmuşum ki Hilmi’nin neden sahneye doğru yürüdüğünü bile anlamadım. Sıkıcı, pis adam Hilmi, sahneye giderken ben de yanımdaki zat-ı muhteremi kolumla dürtüp “nedir abi olay?” diye sordum şaşırarak. Nefesimin bira kokmasından mı, kızarmış mala dönmüş suratımdan mı çekindi bilmem, şöyle bi süzdü beni ilk başta. Ulan adam da o denli suratsız bi piçmiş ki kaşını gözünü böyle bi oynattı, bi soludu derin derin sonra dönüverdi yine.
Bi anlam veremedim ilk önce. Bi afalladım, ulan dedim bana niye trip atıyosun lan eşek sıpası.. Sonra Hilmi’ye baktım, adam sahneye varmış bile. Sıkıcı, tombul, herkes tarafından itip kakılan Hilmi sahnede sırıtıyor. Meğersem olay, izleyicilerden birini sahneye çekip madara etmek, oyunun içine dahil edip, adamın iyice özgüvenini dağıtarak diğer izleyenleri eğlendirmekmiş. Yuhh falan demeyin böyleydi olay işte. E Hilmi de bunun için biçilmiş kaftandı tabii. İşte bu yüzden oyuncuyu takdir etmek istedim. Yani bu kadar yerinde bi seçim yapılabilirdi ya! O an ayağa kalkıp alkışlamak, tezahürat etmek, "Yaşa oyuncu kadın, on numarasın sen!" demek istedim!! Ama yapmadım tabii ki, sonuçta benim de bi ağırlığım vardı sonsuz evrende öyle değil mi? Bu ağırlığı kaybetmek istemedim ve sıkı sıkı bastım yere ayaklarımı..
Yüzlerce adamın arasından sen git en dangozunu çekip çıkar. Bi an keyiflendim, alnıma biriken terler derimin içine giriverdi, kalp atışlarım yavaşladı, pantolon sıkışması sendromu kayboldu, havaya da bi orman kokusu falan serpildi sanki. Yani öyle ki yanımda oturan pezevenge dönüp gülümsedim, kolumla dürtüp Hilmi’nin çaresizliğini gösterdim. İnanamazsınız o derece keyifliydim yani !! Ama adam yine kendince homurdandı bi süre. Temmuz ayında salonun ortasında mal gibi durup kışın yanmayı bekleyen içi küflü bi sobadan farksızdı benim gözümde. Onu boşverdim ve oyuna odaklandım. Asla benim gibi bi arkadaşı olamayacaktı içi boş sobanın ne yazık.. halbu ki olsa ne içer eğlenirdik bilmiyordu, neyse.. konudan ayrılmayalım..
Hilmi kişisi sahnede madara olmaya hazırlanırken diğer aşağılık seyirciler de yerlerinde neşeyle kıpırdanıyorlardı. Tabii kendi götleri rahattı ne de olsa. Onlar seçilmemişlerdi ve madara edilmeyecekleri kesindi! Olan bizim Hilmi’ye olacaktı. Zavallı Hilmi’ye. poor Hilmi.. dakikalar geçtikçe benim surat düştü ama! Ulan Hilmi öyle bi performans sergiledi ki inanamazsınız! Orada, o oyuncuya sorduğu sorular ve verdiği net ve bıçak kadar keskin cevaplarla öyle bi madara etti ki kadını aman aman.. Gaddar seyirciler için bi problem yoktu ne de olsa çünkü eğlenecekleri bi mal olduktan sonra onlar için her şey güllük gülistanlık olurdu. O yüzden rahat kıçlarının üzerinde seyrettiler gösteriyi. Bense yerimde kıvrandıkça kıvrandım. Mal Hilmi resmen bi rockstara dönüşmüştü gözümün önünde!!
Oyunun sonlarına doğru artık Hilmi iyice gösteriyi ele geçirdikten sonra yanımdaki dağ ayısı beni koluyla dürtmez mi! “Sizin arkadaş da pek bi zeki pek bi eğlenceliymiş!” İşte o an varlığımdan sıkıldım, kadife pantolonunum içinde oluşan terden gölette boğuldum. Dağ ayısının benimle konuşmasının tek sebebi bizim rockstar Hilmi’ydi ne yazık ki! belki de asla benim gibi arkadaşı olsun istemezdi..
Tiyatrodan çıkarken herkes bi şekilde Hilmi’yi tebrik ediyor, bi hürmet gösterisi falan, ne biliyim öyle bi sevgi vardı ki adama gösterilen inanamazsınız! Bense arada bi yerlerde kaybolup gitmiştim resmen. Tiyatronun zeminindeki çatlaklardan akıp kanalizasyona karışmak üzereydim. İşte o an hemen Hilmi’nin koluna giriverdim! Sanki kız arkadaşımmışçasına, sanki 30 yıllık karımmışçasına yapıştım Hilmi’ye sıkı sıkı. Tiyatrodan çıkarken sanki kırmızı halıda küçük altın oscar adama doğru ilerliyoduk sevgili Hilmi’yle! Hilmi son yüz yılın en başarılı aktörü bense onun taarfından sürekli pompalanan konu mankeniydim! Ama rahatlamıştım ne yalan söyleyeyim. Hilmi'nin yanında rahatlayacağımı söyleseler, "hadi lan ordan," derdim ama cidden rahatlamıştım. Oscara adım adım ilerliyorduk ve küçük altın heykelcik her an hilmi tarafından sıvazlanabilirdi..
Bu yazı Hilmi'ye gelsin!!
öperim hepinizi!
Etiketler:
hilmi,
rockstari göktuğ canbaba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
Ricam ne de çabuk yerine getirilmiş. Çook teşekkür ederim. Öldüm gülerken :)
Göktuğ kardeşimin bu tarzda da gayet başarılı olduğunu anlamıştım zaten...
Hilmi'nin kendini bulması gereken yer sahnelermiş o zaman. Aman sıkı tut kolundan, hiç ayrılma :))
Hafta sonuma neşe kattın.
Tekrar teşekkürler.....
hahaha ben de eğlendim yazarken Zeugma, ah Hilmi ya sen nası bi adamsın, herkesle tanıştırılacak bi zatsın :))
haftasonuna neşe katmak beni sevindirdi, güzel haftasonları o zaman!! :)
Aslında her insana gülmek için bir hilmi lazım...
Çok güzeldi,gülmekten kırıldım.
@Elif: :))) evet ah o Hilmi yok mu o Hilmi!! Teşekkürler Elif, ben de yazarken eğledim oldukça!
hhahahahaha bu nası komik bi hikaye ya! yarıldım!
:)))
Yorum Gönder