21 Nisan 2011 Perşembe
Ayak parmaklarını herkes aynı iş için kullanmayabilir
“Ya Nuriye Teyze gözünü seveyim yapma ama ya!” diye bağırdım artık kendimi tutamayarak. “Valla insanın yapacağı şey değil bu!”
Salonda 6 kişiydik: ben –ki evden biri sayılmazdım ama bu yine de salonun ortasında Nuriye Teyze’nin osuruğunu içime çekmediğim anlamına gelmiyordu, Süleyman –ki o evin sevilen oğlu olarak osuruğu içine çekiyor ve sırf bana inat olsun diye büyükannesine ses çıkarmıyordu, Yeliz- evin güzel ama beyinsiz hatunu, Davut- evin babası; evine ekmek getiren Türk erkeği, eski milli güreşçi, Nurten- evin annesi, yağlı pişi ustası, çocuklarının anası ve Nuriye Teyze, uzayda neden yer kapladığını asla anlayamayacağım hatun kişi, torunlarının ninesi, küfür etmekten hoşlanan kadın, kıllı bacaklarının ve buruşuk teninin ardında bir troll besleyen garip yaratık.
Nuriye Teyze gözlüklerinin ardında belerttiği kocaman gözleriyle bana bi baktı ki offf o ne bakış. Hemen kafamı önüme eğdim ve sesimi kestim. Daha sonra teyzeden çok net bir damak şaklatış efekti geldi. Duvarda yankılandı şaklama ve yavaş yavaş yok oldu. O şaklatma efekti bana gerekli olan her şeyi anlatmıştı. “Burası benim alanım,” diyordu ses, “Sakın bi daha benim bin bir yemek parçacığıyla oluşmuş kokuma laf etme ve alanıma işemeye asla çalışma, yoksa alırım seni aşağı!”
Yan gözle Süloya baktım. Adam bu kadar mı sevinir arkadaş! Kıkır kıkır kıkırdamalar. Öyle bi eğleniyor, öyle bi keyfi yerinde ki sanki bahar başında hatun bulmuş, her gün sağda solda it gibi takılıyor zanneder adamı gören! Ama nerdeee süloda o meziyet. Mal gibi evde oturur bütün gün, arada bi konsere gider dünyanın en sosyal adamı olur. İşte budur sülo. Tamam her şey iyi hoş da peki ben neden bu garip 5liyle lost izliyorum?
“Anane bak anladın mı Jack’in gelecekteki halini gösteriyor şimdi. Şehre geri dönmüş….” Gerizekalı Yeliz’in diziyi benden daha iyi anlamasına mı yanayım yoksa Büyükannenin çok sıkı bi lost fanı olmasına mı şaşırayım bilemiyorum ama bıraksan 82 yaşındaki Nuriye Teyze bütün gün Sawyer tişörtüyle gezer yemin ederim. Ya da onun deyişiyle Seyvir.
“Gızım o sarı saçlı iri oğlan da gelmemiş miydi şehre, ona noldu o da badem gözlü gızın (kate) aşığı deeel miydi ki?”
Büyükanne Sawyer’dan bahsederken, gözlerinin büyüdüğünü, dudaklarında köpüklü tükürük birikintilerinin oluştuğunu görebiliyordum. “Yapma,” dedim kendi kendime. “Yapma Nuriye Teyze 82 yaşındasın beni daha fazla şaşırtma bu gece!” Hoppa! Tam bunu düşünürken arkamdan bi şey bana doğru yaklaştı ve çıplak olan kolumu çimdikleyiverdi. Bi an sülonun ayarsız şakalarından biri sandım ama yooook! Bu Nuriye Teyze’nin çimdiğiydi. Kıllı ayak başparmağı ve onun yanındakinin yardımıyla attığı o efsane çimdik! Mahallede kaç çocuğun kabuslarında vardı o kıllı ayaklar size anlatamam. Nuriye, ayak parmaklarıyla yazı yazabilecek yetiye sahip dünyadaki tek büyükanneydi belki de!
“Yuh ama Nuriye Teyze ya! Yuh yaa! Morarttın resmen!” diye inledim kadının kelpeten gibi parmaklarını tenimden koparıp atmaya çalışırken. “Galk da badem getir hele bana el oğlu,” dedi pek donuk bi tonda sonra hemen ekledi, “durdur lan gıız şunu, ne deyoonuz ıstopa bi basıveren yok mu!?”
Sanırısın koynundan bebeğini çalıyolar kart Nuriye’nin. A dostlar yetişin nidalarıyla bi celallenme bi çoşma, ulan 82 yaşındasın lost senin neyine be teyze ya!! Hadi lostu anladım bi şekilde, ayak parmaklarıyla çimdik atma nedir be teyzem?! Baktım o ara sülo gülmekten kıpkırmızı olmuş. Ama Nuriye Teyze ona bırakır mı ortamı, hemen yapıştırdı balyoz gibi eliyle tokadı sülonun al yanacıklarına. “Sen de gancıklık yapma züleyman! Hâlâ bi gelin getiremedin, ananın salçalı yimeglerinden dada dada götün oldu ganepe gadar, bi de gülüyon pişmiş gele gibi!” O an gülme sırası bendeydi işte. “Oh,” dedim içten içe “Sonunda mal Süleyman da yedi tokadı!” O sırada arkadan bi tekme çıktı, sanırsın kadın 40 yıllık tekvandocu. Aldı attı beni salonun ortasına. “Yani Nuriye Teyze şu yaşımda yerden yere vurdun ne deyim ben daha sana,” diye inledim. Nakavt olmuş bi boksör gibi gururum benimle birlikte yerlerde sürünüyordu. “Bademleri getir el oğlu, gonuşuyon ama ben duymuyom,” dedi. Yeliz mal gibi sırıtıyor, Davut amca sakallarını kaşıyıp “Kusura bakma evlat,” der gibi kaş göz yapıyor, Nurten Teyze ise donmuş ekrandaki çıplak Sawyer’ın şişmiş göğüslerini süzüyordu. Sonra onun bakışlarını yakaladığımı görünce bi irkildi bi kendine geldi falan ama ben yakalamıştım artık gerisi boş Nurten Teyze.
O an anladım ki hayatımdaki en gereksiz 5 figürle oturup lost izlemenin hiç bi anlamı yoktu. “Tamam,” dedim, “Hemen getireyim senin bademlerini mis kokulu anam,” diye gittim mutfağa. Bademleri aldım, buzdolabındaki altılık birayı da kaptığım gibi sessizce çıkıp gittim evden. 30-40 metre uzaklaşınca deli bi haykırış geldi uzaklardan. İşte o an suratıma bi gülümseme yayıldı, biradan büyük bir yudum aldım, bi kaç badem attım ağzıma ve evimin yolunu tuttum. Hayat lost 5lisinden uzakta daha güzeldi. Badem tatlı, bira köpüklü ve yollar mis gibi kokuyordu.
görsel
öperim hepinizi...
Etiketler:
lost,
nuriye teyze
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
9 yorum:
Bu Nuriye teyze fazla itici geldi. Hele kıllı ayak parmakları ile çimdik atarken (:
sorma öyledir ooo.. anti-kahramanımız kendisi :))
Yok yok, sende var bir şanssızlık.
Nereye gitsen karşına bir aneanne, babanne rastlıyor.
Hem de evin hakimiyeti onlarda :)
Cenk'in anneannesini çok sevmiştim ama bu kokulu Nuriye'yi sevmedim :)
hahahaa ya çok rahatsız bi nine çıkarmışım karşınıza bu sefer. baksana zeugma 2-3 yorum var onlar da son derece tiksinmiş zavallı nineden, diğerleri de daha fena tiksinmiş ki yorum bile yazamamış zavallıcıklar :))) olsun anı andır, hayal de hayal :) anlatmaya değer! nine hâlâ hayatta bu arada! Prison break izliyo bu ara ;)
nöriye teyze gerçek olamaz ya yok yok değil:)
acaba? ;)
cevabı senden bekliyorum benim hayal sınırlarımın ötesinde bi beşli bu:)
Entel/dantel Nuriye Teyze
inanılmaz! 24 saat birlikte yaşamak zorunda olanlara, Allah yardım etsin!
hahaha zordur Sütlü Nuriye'yle yaşamak nani zooor!
Yorum Gönder