30 Mart 2011 Çarşamba

3. karınca taburu, gerizekalı komutan ve beyinsiz devin hüzünlü hikayesi


“Kuzey orduları komutanı, iç oda müfettişi ve mutfak muhaberesi baş kumandanı Onur, emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım,” dedi yokluktan bir ses. Kafamı, gömdüğüm yastıktan kaldırmam epey vakit aldı ya da zaman hayli yavaş işliyordu sabahın köründe. Bazen öyle olur ya, yavaş çekimde yaşıyormuşsunuz gibi gelir, yani bana olur, size olmaz mı hiç? Neyse, sol gözüm çapağın yılışıklığıyla kapanmış halde, zorla açtığım sağ gözümle sesin geldiği yöne baktım. Evet doğru görüyordum. Suratına siyah ayakkabı boyası sürmüş, uzun saçlarına tüyler takmış, kısa şortunun altında sırıtan beyaz Ankaralı bacaklarına boyalarla şeritler çekmiş Onur, yakın dostum karşımda duruyordu. İyi de neden bu kadar saçma bir haldeydi ki?!

“Manyak mısın oğlum bu halin ne lan?” dedim üzerimdeki örtüyü savurarak. Ağzımdan çıkan birkaç parça tükürük kütlesi dişlerime tutunmak istese de savrulup gittiler Onur’un üzerine. Silik çığlıklarını duyabiliyordum onlar savrulurken, bizi bu hıyarın üzerine atma diyorlardı..“Hatırla,” dedi sadece ve ben açık olan tek gözümü kısarak hatırlamaya çabaladım. Dün bir geliyor bir gidiyordu. Biraz zaman geçtikten sonra hatırladım. Onur evdeki karınca sürüsünü öldürmek için yanımdaydı! Dün epey konuşmuş, istemesek de karınca imhası konusunda fikir birliğine varmıştık. Ee tabii o kadar içki olunca da işi biraz oyuna vermiştik ne yapalım. Onura tekrar bakınca gülümsememe engel olamadım, işte o anda kapalı olan sol gözüm suratımdaki aptal esnemeyle açılıverdi. Saçmalık gözler önündeydi. Yarı nazi, yarı Kızılderili yarı İskoç savaş boyalı bi adam sabahın köründe odamda dikiliyor ve haydut karıncaları öldürme planlarını anlatıyordu. İşte tam o anda tiz bir çığlık duydum parkelerin üzerinde. Aman tanrım oradaydılar! Karıncalar baharın gelmesiyle yuvalarından çıkmış bu da yetmemiş gibi ikişerli düzende kol boyunda nizami ilerliyorlardı. “Savaş ancak ve ancak cahillerin oyuncağıdır!” diye çığıran öndeki gerizekalıyı duymuştum ve sinirlerim iyiden iyiye zıplamaya başlamıştı! Karıncaysa karıncalığını bilmeliydi, felsefe yapmak, kitap okumak, savaş hakkında ahkam kesmek insanların işiydi. Buna bi karınca karışmamalıydı, ayrıca ev benim evimdi ve onlar bizzat evimi işgal etmiş durumdaydılar!

“Hey, sen öndeki,” diye bağırdım karınca çetesine. Öndeki epey korkmuş olacak ki, nizami sıranın içine girip kaybolmaya çalıştı ama gözlerim fena görmez hemen yakaladım piç kurusunu! “Hey,” dedim tekrar. “Sen saklanmaya çalışan.” Rahatsızca saklandığı yerden çıktı. Güvenini tekrar toplamış gibiydi. “Bana mı söylüyorsun,” dedi iğnenin tahtaya sürtünmesiyle oluşan sese benzer bir tonda. “Bu yaptığınız düpedüz işgal!” dedim. “Hem evimi işgal ediyorsunuz hem de utanmadan her sabah otuzarlı kırklarlı topluluklarla nizami bi şekilde yürüyüp gövde gösterisi yapıyorsunuz, Hem de nizami bir şekilde!” diye çıkıştım. Nizami yürüyüşlere askerden beri kıl oluyordum da!

“Ev nerden senin oluyor?” demez mi küçük gerilla! işte sinir kat sayım o zaman son noktaya ulaştı ve kuzey orduları komutanıma şöyle bir baktım. Kitleleri imha edebilecek bir orospuçocuğu gibi baktığımı biliyordum ama o an kendimden tiksinmeyecek kadar sinirliydim. Sanırım insan haddinden fazla sinirli olunca kendi pisliklerini göremeyecek kadar gerizekalı oluyor. Onur, kalabalığı koca elleriyle dağıtmak için sabırsızlanıyordu, bunu seziyordum.
“Burası benim evim ve ben buraya ayda şu kadar kira ödüyorum ama siz hem bana hiç para vermiyorsunuz hem de otu boku tırtıklamakla kalmıyor bir de sabahın köründe orama burama girip beni huylandırıyorsunuz ulan!” diye bağırdım. Sesimdeki yırtıcı ton onlar için ufak çaplı bir fırtına etkisi yaratmıştı. bir kaçı sürüklenip yerde uzanan saç tellerime tutunmuş, bazıları ise fırtınanın şiddetine göğüs germişti. “Dünya hepimizin iri çocuk!” dedi bir diğeri, diğeri “Sahiplenmek ancak ayakları yere çakılı, hayal gücünden yoksun, mülkiyetçi ahmakların tarzıdır!” dedi. Çok sinirlendim. Çok çok sinirlendim.
“Oturup bi das kapital tartışalım oldu olacak,” dedim gözlerim sinirden sulanmaya başlarken. Ağlamak üzereydim. Yaşlı gözlerle Onur’a baktım. “Hepsini yakalım,” dedi kendinden geçmiş faşizan bir tavırla. “Hepsini yakalım ben çakmak getirdim bile!” Kendi evimde köle durumuna düşmüş gibi hissediyordum ama gerilla karıncanın da sonuna kadar haklı olduğunun farkındaydım. Ben kimdim ki dünyanın bir parçasını kiralamaya çalışıyordum?! O sırada dişi karıncalardan birinin öndeki cesur karıncanın antenlerini korkarak okşadığını fark ettim. Belli ki konuşan cesur karıncaya aşık dişi karıncaydı ve bu göreve, yani Göktuğ adındaki iri ve beyinsiz devle konuşma görevine, sonucu ölümle sonuçlanması muhtemel göreve onlar seçilmişti. Ben gerçekleri anlayıp bu cesur karıncaları sevgiyle kucaklamak üzereyken Kuzey orduları beyinsizi Onur çakmağı çakmıştı bile. Sonuçta o bir komutandı ve komutanlar her zaman çakmaklarını çakarlardı!

3. karınca taburu işte böyle yok oldu ama geceleri hâlâ aşık karıncaların seslerini duyuyorum. Birbirlerine kur yapıyorlar.. 3.taburun nizami yürüyüşünü hayal ediyor ve onlara das kapital okuyorum boş zamanlarımda. Arkadaşlarımla buluşmaya çıktığımda salonun ortasına koca bir pasta koyuyor ve sarhoş bir şekilde eve döndüğümde onu yerinde göremeyince 3. tabur adına bir oley çekiyorum! 4.taburu yok etmeye çalışacak kadar ahmak olmadığım ve 3.taburu sevgiyle andığım için beni az da olsa sevdiklerini hissedebiliyorum!

Görsel
öperim hepinizi..karıncaları sevin daha ne söyleyim..

6 yorum:

Aslısın dedi ki...

Bahar günü aşıkları yakmaya utanmadınız mı bre zındıklar:)

Aydedeye havlayan dedi ki...

işte mal kumandanın suçu o! benim aklımdan geçmez ama bi talihsizliktir yaptı zındık! her gün bi pastayla af diliyorum karınca kardeşlerden :)

Aydedeye havlayan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Zeugma dedi ki...

Bir de sabun yapsaydı zavallılardan oldu olacak.
3. taburu sevgiyle yad ediyorum :)

ferhunde fikebüke dedi ki...

bu pasta fikri takdire şayan. belki insanlık için küçük ancak karıncalar için sön derece büyük bir adım olmuş!

Aydedeye havlayan dedi ki...

haha bıraksam yapardı kesin!! neyse ki yardımcı komutan bendim de köylerini falan napalmlamasına izin vermedim! :)

Bunu sevdiyseniz aşağıdakilere bitersiniz!

Related Posts with Thumbnails