31 Temmuz 2013 Çarşamba

dünyanın ruhunun sesinden minik ağaç hediyesi





O gün, yani güneşin insanların omuzlarına oturduğu o tarihte, arıların kutsal saydığı, ağaçların onu görünce sarılmak istediği o mistik kadınla karşılaşacağımı tahmin bile edemezdim. Unth Menthut manastırında rahiplerin o kadın hakkında  konuştuklarını duymuştum. Hayvanların dilini anlayabildiğini ve ağaçlarla iki eski dost gibi konuştuğunu söylüyordu rahipler. Ama en ilginci arıların o kadını bir şekilde kutsal kabul ettiğiydi. Onu gördüğümde ona deli gibi aşık olacağımı anlamam çok uzun sürmemişti!

Dünyanın neresine giderseniz gidin, arılar yılın en sıcak zamanında o kadın için denizde yalnız başına dolanan yaprakların üzerine bal bırakıp, hep bir ağızdan şarkılar söylemeye başlar ve Biki adını verdikleri kadın için arıların tanrısına dua ederler.

 Çünkü arılar onlara yapılan iyiliği asırlar geçse de asla unutmazlar. E dünyanın berbat halini de düşünecek olursak Biki kadınının maceraperest bir gezgin arıyı okyanusun ortasında can çekişirken bulup, hayatını mucizevi bir şekilde kurtarması olayı da onların gözünden kaçmamış olsa gerek.

Hikayeye dönecek olursak, Biki tarafından kurtarılan gezgin arımız topraklarına dönünce kadının, giysisinin bir parçasını yırtıp ona battaniye yaptığını, okyanusun ortasında temiz su bulup antenlerini temizlediğini ve  iyileşmesi için saatlerce onun yanından ayrılmadan ona şarkılar söylediğini içeren hikayesini anlatınca işte o hikaye bir tsunami etkisi yaratarak dünyanın ruhu üzerinde uçuşan her arının kulağına gider ve sonunda Arılar kadını ölümsüz ilan ederler. Eski insanlardan birinin geri döndüğüne, unutulmuş zamanlardaki gibi yine dostça birlikte yaşayacaklarına inanmaya başlarlar. Kadın onlar için yeni bir dönemin başlangıcı olur, ona dünyanın ruhunun sesi anlamına gelen Biki ismini takarlar.

Benim Biki'yle tanışmam da işte bu hikayenin satırları arasında. Onun, okyanusla olan öpüşmesinde, arıyla olan sohbetinin derinliklerinde, yıldız tozlarından ördüğü saçlarının ya da okyanusun unutulmuş şarkılarını saklayan gözlerinin içinde bir yerlerde. Biki'nin bana armağan ettiği bu minik ağaç arıların ve tüm doğanın özgürlüğünü, geçmiş yaşamlarda bastığımız toprakların ve aşk yaşadığımız şehirlerin isimlerini simgeliyor. Ağaçlarından düşmüş ve birbirlerine sıkıca sarılmış iki hayalperest insanın kudretli sevgisini anlatıyor.

Göktuğ Canbaba

Yolculuk öncesi bir temmuz akşamı

Bunu sevdiyseniz aşağıdakilere bitersiniz!

Related Posts with Thumbnails