10 Kasım 2011 Perşembe

ADKKDAİGBYKGFM ile ilk karşılaşmamdı ve beni işe alması için neredeyse delirecektim




....“Türk televizyonlarında yayınlanan dizilerdeki oyuncuların ve onları seyreden izleyicilerin 1 haftada akkıttığı gözyaşı miktarının olimpik bir havuzu dolduracak kapasitede olduğunu düşünüyorum ve eğer mümkünse bu fantastik havuzda sırtüstü stilinde olimpiyatlara hazırlanmak istiyorum,” dedim ADKKDAİGBYKGFM’ye (Aptal dizilerde kendini kaybeden daha aptal insanların gözyaşlarıyla beslenen yarı klorlu gözyaşı fabrikası müdürü.)

ADKKDAİGBYKGFM bi süre mal gibi suratıma baktı. Mal gibi bakmayı tüm o kötü kokan sulu dizilerden öğrenmişti. Gerekirse bir anda ağlayabilir ve içinde bulunduğumuz odayı küçük ölçekli bir bebek havuzuna dönüştürebilirdi. ADKKDAİGBYKGFM küçük ölçeklerden çok iyi anlardı.

“Başvurunuzu alayım,” dedi sessizce. Elimdeki buruşuk kağıtları müdüre uzattım. Ağlamaklı gözlerinden süzülen bakışlar kağıdın üzerinde bir süre dolandı. Normal dizi uzunluğu formatını 5e katlayan bu güzide çalışmalar boşa gitmemeli, diye düşünüyordum içimden. Bu dizilerden elimizden geldiğince faydalanmalıydık. Hem takıma girebilirsem belki bi şekilde para falan da kazanabilirdim. Tüm o boktan dizilerin üzerinde sırtüstü stilinde yüzebilirdim, hatta aşırıya kaçıp gülümseyerek havuza bile işeyebilirdim yüzerken. Hayat bazı zamanlar bana çok anlamlı geliyordu.

“Aradığımız özelliklere sahip misiniz bilemiyorum,” dedi müdür hayli duygulu bi şekilde, sanki bıraksam halime acıyıp oracıkta ağlayacaktı piç kurusu.

“Tabii ki sahibim,” dedim. Aslında bi boka sahip değildim. İnsanların bir şeye sahip olma düşüncesi bile midemi fazlasıyla bulandırıyordu ama yapacak bi şey yoktu. Paraya ihtiyacım vardı, sırtüstü yüzmeyi seviyordum ve tüm o sulu diziler boşa gitmemeliydi.

“O zaman sizi en azından bi süre deneyelim. Bir haftada kolayca biriken göz yaşı havuzunda 12 gün yüzün. Antrenörümüz sizin canınıza okuyacak ama eğer sizde aradığımız aptallık kırıntılarını fark edebilirse takımdasınız demektir, ordan da vel elini olimpiyatlar tabii ki!”

Sevinmiştim ne yalan söyleyeyim. Belki de artık her şey çok daha güzel olacaktı. Belki de anlam, şişman veya zayıf, çalışkan veya tembel ya da güzel veya çirkin olmasını umursamadığım kendini bilmez insanların gözyaşlarıyla doldurulmuş aptallık havuzunda gizliydi. Yüzümde sakat bir ifade belirdi ve ağlamaya başladım. Bu ADKKDAİGBYKGFM’nin çok hoşuna gitmişti. Belli ki sınavdaki ilk soruyu gidiş yolundan tutarak kundeye getirmiştim ve muhtemelen sonraki sene olimpiyatlardaydım...

öperim hepinizi...

Göktuğ Canbaba

başı ağrıyan bir Kasım akşamı 2011

Paylaş

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Çok geridesin çok çabalaman lazım çok. Daha rekabet edeceksin. Bak bunu yazdım diye hemen omuzların düşmesin. Rekabet ettiklerini ezip, yukarı doğru tırmandıkça sırtını sıvazlayacaklar, takdir edileceksin.

İsmini Vermek İstemeyen Seyirci dedi ki...

Senaryolarını sansürsüz, 2 memesiz (5 memeli olabilir ama bak ona sözüm yok), 5-6 sezon uzatmalık karakterler eklemeden çekseler de izlesek be Canbaba!

Aydedeye havlayan dedi ki...

işallah o günleri de göreceğiz duygucuuum

Bunu sevdiyseniz aşağıdakilere bitersiniz!

Related Posts with Thumbnails