9 Mayıs 2011 Pazartesi

Derya rüya görmesin diyenler?



Asmalı’da bi kaç bira içmek için oturmuşken, Derya’nın rüyasını anlatmasıyla kendimizden geçmemiz bir oldu. Hayatımda hep ilginç adamlar tanıdım ben. Harika insanlarla dostluk ettiğim gibi, gereksiz insanların da hayatıma salça olmasından kurtulamadım ne yazık ki. Ama hayat bu demekti işte; aptal insanları sahneye almama oyunu! Ve Derya iki çizgi arasında bir yerlerde gezinen iri bi çocuktu. Derya hep saçma hikayelere konu olurdu.

“Mis gibi kokan bi ormanda yürüyorum abi. Ama nasıl anlatsam, yani bildiğin cennet gibi kokuyor mekan. Etrafta kuşlar cikcikliyor, mavi gökyüzünden kızıl yapraklar düşüyor tepeme, sanki görselliği tavan yapmış bi Güney Kore filmindeymiş gibi hissediyorum kendimi. O kadar mutluyum ki anlatamam.”

“Bi bira daha alabilir miyim,” dedi Merve Güney Kore görselliğini skine takmadan.
“Kızım bi dinle, bi hisset şu rüyayı ama ya,” diye çıkıştı Derya. Güneş henüz batmadan 3-4 bira içmişti ve sanki güneşin kızıllığını emen büyülü yanaklara sahipti. Kendi kendine cıkcıkladı ve rüyasını kaldığı yerden anlatmaya başlayacakken Merve bu sefer de sigara sarmaya başladı. Kuru kağıdı ıslak dudaklarının arasında sıkıştırdı ve Derya’ya baktı ruhsuzca. Kapkara gözleri vardı Merve’nin, içinde kaybolan maceraperestlerin çığlıklarıyla dolup taşan bir mağara gibiydi gözleri… Merve çok iyi sigara sarardı. Merve, beyine dolma saracak bi hatun değildi ve bence dünyadaki en iyi sigara sarıcısıydı! Derya, sigara içmeyi 3 gün önce sonlandırdığından, havada süzülmesi muhtemel dumanı düşünmekten kendini alıkoymaya çalışarak devam etti anlatmaya.

“Sonra abi, tüm görsel zenginliğin arasında, o cennetsi kokunun içinde, belime bağlı bi ip olduğunu fark ettim. Bi an cennetin merkezine bağlı olduğumu düşündüm. O ip kutsal bi şeylere bağlı olmalıydı. İpi gülümseyerek tuttum ve arkamı dönüm, biliyordum ki basit ip evrenin merkezine iniyordu.”
“Eee ne gördün arkanda?” dedim yapay bi meraklanmayla.
“Televizyon,” dedi Derya. “En son çıkan samsung led tv’lerden birinin altına ayaklı masa yapmışlar onu da belime bağlamışlar. İşte ben yürüdükçe o da arkamdan geliyormuş.”
“İyiden iyiye mallaştın sen Derya, bak söylemedi deme,” dedi Merve ve acımadan sigarasını yakıverdi. Dumanı içine çekti ve bıraktı, çekti ve bıraktı, çektiiiii ve bırakmadı; yuttu ve kaybolup gitti duman.
“Abi ciddi söylüyorum, led tv vardı arkamda ve Muhteşem Yüzyıl oynuyordu ekranda.”
Patlattım kahkahayı. Cennetin en ücra yerinde, havada uhrevi kızıl yapraklar dolanırken beline bağladığı televizyonda muhteşem yüzyılı izleyen Derya’yı düşündüm. Gerçekten komikti.
“Kanalı değiştirseydin bari,” dedi Merve. Derya, kimseyi sallamayan Merve’nin onun rüyasına ilgi gösterdiğini fark edince hemen bi bira daha istedi, keyiflenmişti. “Değiştiremiyorum kızım işte sorun da bu. Ne çıkarsa onu izlemek zorundaymışım ve ters ters yürüyüp bi yandan diziyi izlerken bi yandan da onu zihnimden atmak zorundaymışım.”
“O ne demek be abi?” dedim saçmalamayı ilerleten Derya’ya.
“Abi işte orası büyülü bi mekan ya, ben de zihnime hakim olup belime bağlı televizyondan kurtulmaya çalışıyorum. Anladın mı?” Doğrusunu söylemek gerekirse pek anlamamıştım, anlamak da istememiştim belki. Merve’ye baktığımda, meraklı gözlerle Derya’yı süzdüğünü fark ettim. Demek ki rüya gerçekten ilginçti ve mal olan bendim. Dinlemeye devam ettim ben de.
“Ters ters yürümeye başladım. Bi yandan Hürrem’in “ööğğlümü verin bana, çocuğumu caldiniz,” nidalarını aklımdan kovmaya çalışırken bir yandan da düşmemeye çalışıyordum. Rüyaya adım attığım cennet kokulu mekan etkisini yavaş yavaş yitirmeye başlamıştı. Zihnime hakim olamıyordum. Sonra bi an ağaçların kokusunu çektim içime ve her şey karardı. Ekrandaki Hürrem yok oldu. Başardım zannederek mal mal sırıttım gökyüzüne.”
“Eee başaramadığını nasıl anladın?” diye sordu Merve.
“Ekranda gayet ağır bi porno başlayınca fark ettim,” dedi Derya sırıtarak. Merve, kaşlarını havaya kaldırdı ve biraz duraksadıktan sonra birasından sert bi yudum aldı.
“Abi dayanamadım inanamasın, sanki bi şeyler beynimi ele geçirdi ve olan oldu işte.”
“Yuh be abi!” dedim. “Cennetin ortasında tohumlarını mı saçtın yani, hem de beline bağlı bi televizyonda porno izleyerek. Bu mudur?” O sırada Merve Derya’nın ensesine bi tane patlattı. “İğrençsin abi farkındasın değil mi?”
“Kızım ben de farkındayım ama bak bununla da bitmedi. Ekrandaki kadını yalayıp yutan şerefsiz işi bırakıp bana döndü ve ilk sınavdan kaldın, dedi. İkinci sınavın için hazır mısın diye sordu. Tamam falan dedim kekeleyerek. İkinci sınavım neymiş biliyor musun abi?”
Ne Merve’den ne de benden ses çıktı. İkimiz de bu saçma rüyanın içinde bi yerlerde kaybolmuştuk sanki.
“Adam beni ekranın içine çekti ve biraz önce takıldığı hatunu, içinde bulunduğu kötü hayatından kurtarmam gerektiğini söyledi. 2. görevim son derece yetenekli bir porno oyuncusunu Hatay’daki ailesine teslim etmekmiş, ailesi onu yıllardır bekliyormuş.”
Derin bi sessizlik oldu. Biramdan sert bi yudum alıp Merve’ye baktım sonra bi anda yarıldık biz. Ama nasıl gülüyoruz. Biralar falan döküldü yerlere. Hatay ne be abi? Porno yıldızını ekrandan içeri girmek suretiyle Hatay’daki ailesine teslim etmek nasıl bir görev!? Bu nasıl bir rüya? Derya daha anlattı, daha çok saçmalamış rüyası, paralel evrenlere falan kaymıştı ki zorla susturduk adamı.
Derya sana sesleniyorum, dur ya düşündüm de seslenmiyorum ulan, zaten yeterince vaktimi çaldın!

görsel
Öperim hepinizi…

4 yorum:

Griffith dedi ki...

İçinde Muhteşem Yüzyıl geçiyosa o rüya değil kabustur aga.

Aydedeye havlayan dedi ki...

pargalının intikamı acı olur Grif. aman dikkat!

İsmini Vermek İstemeyen Seyirci dedi ki...

"Güneş henüz batmadan 3-4 bira içmişti ve sanki güneşin kızıllığını emen büyülü yanaklara sahipti." gibi bir cümle kuran insanın arkadaşı böyle rüyalar görmemeli. Görse de kendine saklamalı, suya falan anlatmalı. Bilemedim:D

Aydedeye havlayan dedi ki...

hahaha Derya işte bu adam, isteklerinin karşısında sırıtan adamdır kendisi. Böyle cümlelerden pek daha güzellerini barındıran Tılsım-ı Kudret'i okuyunca bi düzelir gibi olmuştu ama böyle rüyalar bozuyor işte adamı yapacak bi şey yok :)

Bunu sevdiyseniz aşağıdakilere bitersiniz!

Related Posts with Thumbnails