
Tanrım ne de güzel söylüyordu şarkıyı radyodaki kadın. Aralıktı, kar yağıyordu, insanlar terk ediyor ve aldatıyordu o gün; aşık olup evleniyorlardı belki, çok içip kusuyor olduklarına şüphem yoktu, öpüşüyor ve biraz daha gerçek oluyorlardı muhtemelen, aşklarını buz tutmuş toprağın kalbine gömmelerinin üzerinden 3 hafta geçmiş olanlar unutmuşlardı yaşadıklarını, bazıları ise 3 yıl geçse bile unutmayacaktı şüphesiz. Tüm bunlar olurken, yani insanoğlu işeyip sıçtığı sürenin arta kalan zamanlarında bu boş işlerle uğraşırken o kadın, siyah küçük kutunun içinde dans eden güzel kokulu fahişe, belki de kimsenin söylemeyeceği kadar güzel söylüyordu şarkıyı.
Evrenden ve savrulan meteorlardan bahsediyordu şarkıda, bal dolu kavanozların içindeki tatlı aşkları anlatıyordu ve kesip yapıştırıyordu cama düşen yağmur damlalarını. Kes…yapıştır…kes…yapıştır…
Yağmur damlalarıyla oynamaya bayılıyordu radyodaki kadın.
Kara radyodaki kadın bal dolu kavanozların içindeki tatlı aşklardan bahsederken ocakta kaynamakta olan tencerenin içindeki makarna taneleri birbiriyle sevişmeye başlamıştı bile. Tencerenin sahibinden daha ateşli dudaklara sahipti makarna taneleri. Hava çok soğuktu ve kürkler içinde etrafa caka satmaya bayılan orospu çocuğu kış rüzgarı ateşli dudaklardan ve makarna tanelerinden hiç hoşlanmıyor gibiydi. Daha sert tokatlıyordu tencerenin sahibinin evini. Kış rüzgarı pek az şeyden hoşlanırdı zaten; tokatlamak da bunlardan sadece biriydi.
Tanrım ne de güzel söylüyordu şarkıyı radyodaki kadın. Sesiyle kıtaları birleştirebilirdi belki de; hem de hiç yapıştırıcıyla ihtiyaç duymadan yapardı bunu. Gökyüzüne sarılabilir, toprağa tükürebilirdi. Bunları yaparken dünyayı güzelleştirir ve asla sinirlenmezdi kış rüzgarına.
Makarnalar uzun bir sevişmenin ardından, tencerenin sahibinin ağzında sigaralarını tüttürürken radyodaki kadın şarkısını usulca bitirdi. Aralıktı, kar yağıyordu ve henüz bitmiş güzel bir şarkının yerini çok az şey tutabilirdi.
Göktuğ Canbaba Haziran 2011
görsel
öperim hepinizi...
23 yorum:
Daha farklı bir ruh haliyle yazılmış bir yazı sanki:) Her zamanki gibi beğendim:)
ve sen çok güzel yazıyorsun...
aydedeye havlayanın söylediklerinin de yerini çok az şey tutabilir tıpkı henüz bitmiş güzel bir şarkının yeri gibi.
@inanırsakolurbence: ruh hali bi düzgün durmuyo ki :) inişler, çıkışlar, yuvarlanışlar, hoplamalar, zıplamalar. vs.
@aslısın: yazmak güzel be aslı. birincil ihtiyaç. yemek gibi içmek gibi. daha birçok gibi gibi.
@jolom: bu gece de görüyorum yıldızları jolom. ne kadar sarhoş olsak da yıldızlar beni izlemeyi seviyor sanırım. onları izlememi seviyorlar gibi geliyor bana ayrıca. :)
al benden de o kadar!ne illet seneymiş arkadaş başlatcaklar tutulmasına enerjisine evrenine fenalık geldi yeminle gelsin 2012 ne olacaksa olsun bitsin şu ızdırap:D
amma dolmuşum heheh:)
yıldızlar boşuna göz kırpmıyor bize desene aydedeye havlayan =)
Ne zamandır makarna yememiştim. Yazıyı okurken hayalimde makarnayı nasıl canlandırdıysam makarna isteği doğdu içime (:
@K.C.S: şimdiden afiyetler ola o zaman :)
ama ne güzel yazmışsın.
-
hemera
güzel şeyleri severim hemera. güzel yazıları çok severim, güzel şiirlere bayılırım. güzel şiir yazmak çok zor, öyle değil mi?
İyi ki de söylemiş o şarkıyı radyodaki kadın.
Tanrım, ne de güzel yazdırmış sana...
Yok böyle bir ilham :)
@Zeugma: hiç susmasın radyodaki kadın. hep söylesin, biz de yazalım be Zeugma.
sevdim yazıyı
:)
nereye kayboldun diye sormak istiyorum:)
işler beni esir aldı sorma. istanbul dışı çekimlerdeyim sürekli. bi de bi proje var, onun için yazıyorum blogu boşladık baya :) bakalım ne zaman gelecek yeni post :)
ben de uzun zamandır bakamamıştım bloğuna bugün girince senin de dokunmadığını görünce şaşırdım:) fotoğraf işleri mi var düğün sezonu açıldı malum
eveeet, düğün hikayelerini fotoğraflıyoruz. şehir şehir dolanıyoruz :)
ilerde bize de gelirsiniz belkiim:D daha baya zaman var gerçi:)
geliriz tabii :) çok zaman var deme hemen gelir aman aman..
Belki de Göktuğ Canbaba bloguna yeni bir yazı yazmak ister... Kim bilebilir?
Yorum Gönder